İmam bayıldı

Fark..

 

Sözlük anlamı "bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans" olan kelime..   

 

 Dün ve bugün arasında ki fark nedir? 

Dün çok sıcaktı ama bugün yağmurlu. Düne kadar yazdığım hikayeler hayal gücüm ve gerçekler arasındaydı ama bugün ki gerçek. Dün dolunay vardı ama bugün yok. Dün büyükbabam vardı ama bugün yok... 

 

 

 

Henüz daha ilkokula gidiyordum. Kaç yaşında olduğumu hatırlamasamda yaz aylarının sıcaklarını hala hatırlayabiliyorum. Hafıza ne tuhaf şey değil mi? Antalya yaz aylarında sıcak olmaktan ziyade üzerine yağan nem yağmuruna dönüşür. Rengimin bundan bilmem kaç ton daha koyu olduğu son zaman o zamanlara düşer. Yaz aylarının o sıcağında köye gitmek için can atma sebebim sadece anneannem ve büyükbabam tarafından gördüğüm muamele değil ki. Çocukluğuma dair çoğu hikaye o yaz aylarından kalma.. Erikli tarla yarışları, uzak ve daha uzak olan ismini hatırlamadığım akrabaların köyün yakınına gelişiyle tanıştığım yayık ve çuldan olan dösek, saatlerce külde pişen ekmek, öğlen uykusu, nehirli hikayeler ve imam bayıldı!

Bazı günler fark aklın alamadığı ve alışamadığı kadar büyük olabiliyor. İmambayıldı ve karnıyarık.. İstisnasız aralarında ki farkı hala karıştırırım. Oysa hayatımda ilk defa yaptığım yemek imambayıldı! İmamın neden bayıldığına dair kesin bir bilgi yok. İmam ya zevkten bayılmıştı ya patlıcanın çok pahalı olmasından ya da zeytinyağının bitmesinden dolayı. Eğer ki hafızam yanılmıyorsa bizim imam zevkten bayılmıştı!

Yemek yapmak her zaman benim beynim ile ruhumda olanlarda alakasız bağ kuran bir aktivite olmuştur. Yapılan yemekte mutlaka bir hikaye vardır.. Bazı günler o kadar çok şey pişirip sadece başkalarının yüzlerini izlemek isterim pişirdiklerimi yerken. Mutluluk her farklı şekilde benim gözlerime bulaşabilir sonuçta, öyle değil mi?

İlk önce sebzeleri nasıl yıkamam gerektiğini gösterdiler bana. Sonra patlıcanlara nasıl pijama giydirmem gerektiği. Ağlayarak ilk soğan doğramam yine o güne denk düşer ama ikisi birden gözümden akan yaşlara bir çare bulmaya çalışıyorlardı. Oysa soğan doğrarken oluşan asidik gözyazlarının kimyasını öğrenmeme daha çok vakit vardı. Ama soğan önemliydi domates kadar, ne kadar küçük o kadar iyi. Herşeyi hazırlayıp kenera koyduktan sonra patlıcanları kızartmakla başladık. Neden yazın ortasında birşeyler kızartiyorduk acaba? Zaten çok sıcak değil mi? Patlıcanları kızarttıktan sonra özenle onları gemilere dönüştürüp bir kenara bırakmıştık. Zati topu topu iki patlıcan kızartmıştım. Bir tanesini anneannem için diğeri büyükbabam için. Ama o iki patlıcana sanki hayatlarında ilk defa imambayıldı yiyorlarmış gibi bir muamele yaptılar ki sanki tadı bitmeyen imambayıldı yapmıştım. İmam zevkten bayılmıştı!

 


Sabah oluyordu yoksa akşam mı tam ayırt edemiyordum uyandığımda..Büyükbabam öpüyorum seni diyip kırmızı oje almaya gitmişti..

Comments

Popular posts from this blog

Kiraz hevenkleri..

Şiir