The cherry tree and Robin

Sana bir şiirler olmuş sevgilim Yüzün gözün söz içinde Hangi imla kitabına baksam Benden ayrı yazılıyorsun Ne zaman denizi tepeden gören bir yerde otursam, rüzgarla gelen deniz kokusuna bulansam dalgalarla konuşmaya başlıyorum. Bunu kendimi bildim bileli yapıyorum. Çünkü ben denize doğmuş bir kuşum! Ama çok uzundur değil Özdemir Asaf şiirini anımsamam, en fazla iki sene olmuştur olsa olsa. Diğer ucu görünmeyen denize daldığımda yeniden en baştan defalarca hatırlayıp mısraları bir martı çığlığında oradan oraya uçuşum herhangi bir zaman kipine sığmıyor. Geçmiş zamanda yazılan bu dört cümle aslında Akdeniz kadar derin benim için. Özdemir ne düşündü bilen var mı acaba? Belki bu şiir de Özdemirin güzeller güzeli Mevhibesi içindir yine. Bana ilk şiirler olduğunda bir akasya ağacının altında durmuş, parmaklıklardan yola sarkan dallarda ki sarı çiçeklere bakıyordum hemen üzerinde masmavi bir gökyüzü. Baharın şehri tümden sardığını iki şeyden anlardım; portakal çiçek...

When a monk stopped our crazy bus driver, I was deeply sleeping while having a coffee in Dolce Sicily of Dublin. He was sitting just behind that guy from the Hula Hula beach in where things were working differently and it was way too difficult to understand in this land. As the monk couldn't connect to the WiFi on the bus, he just got off a few meters later and walk through that country-side which was so complicated to describe with my sleepy head. The epic bus trip was coloured by the epic sunset in the traffic when we reached Phnom Penh... Cambodia`s busy capital sits at the junction of the Mekong and Tonle Sap rivers. King Jayavarman II announced himself King of Kings on this land during the Era of Khmer. He would not imagine the tuk-tuk traffic during the rush hours thou. We were already missing our tuk-tuk driver Tu in the madness of Phnom Penh. Our new tuk-tuk driver was trying his best to make our trip to the hotel as short as possible wh...

 Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. İlk cümlesi ile ben de sarsıntı yaratan kitap, masumiyet müzesi. Daha yeni farkına vardığım bir de müzesi olan kitap. Yazılanlara göre müzede kitapda ki karakterler ve yaşadıkları yerlere ait her bir ayrıntıya tanıklık edebiliyormuşsun. Bir nevi kitabın içine açılan bir kapı diye düşündüm bu müzeyi. Ve ben de oluşturacağı yeni hikayaleri şimdiden merak ediyorum..Gözlerimin ve dudaklarımın ayrı ayrı ruh halinde bir odasından diğerine yürürken satır aralarına saklanan herşeyi aradığım ani hayal bile edebiliyorum şu an..İstanbulun bilmediğim tarafında bir yerlerde benim bir gün gitmemi bekliyor masumiyet müzesi. Hayatın henüz tanışmadığım taraflarını benim bekleyişim gibi..   Aslında birçok insanın hayran olduğu İstanbul hiç bir zaman yarim olmadı benim hep mesafeli sevdim kendisini. Saçlarını yedi tepe üzerinden savuran bir hatun çekiciliğinde olsa bile.. Zevkine doyamadığım keyifli anlarım olmuştur her ne kadar beklenme...

"I have this thing about…." I have many sentences which might start with this phrase.   I guess many people uses this phrase as well. What does it really mean?  I have this thing about the city lights…  The night and the day have different lights, different shades, and different colors which makes every city own different mystical details. Here is the fairy city Dublin at night-time with its amazing colors reflecting from the River Liffey. I spent a couple of hours that night to capture a few photos which was going to please me when I look at it later. It is kind of like a cycle; pleased with the photo, remember the moment and smile. If I  am lucky enough for that particular moment, I can even have a storyteller in my head. So, this one is about Mr. Beckett..  It was a dry Dublin evening while being unexpectedly quite around Temple Bar. Mr. Beckett was crossing the Ha`penny Bridge towards Temple bar without giving the half penny. He...